Powered By Blogger

4 Şubat 2011 Cuma

Hırslarınız sarmalarsa sizi boğulursunuz.

  Kimi günler uyandığınız anda hissedersiniz, o gün farklıdır. Güneş 2 yaş ve altı çizgifilmlerdeki gibi gülen suratlıdır o sabah. Ama masum masum gülmez aksine sinsi ve hırslıdır. Beyninizse tam bir pisliktir o sabah. Kendi kendinize " Hayatımı değiştirmeliyim artık, bir şeyler yapmalıyım geleceğim için bu böyle gitmez." dersiniz. Kahvaltı yaparsınız  ve sanki çok aceliniz varmış gibi kendinizi sokağa atarsınız. Güneşle aranızda diğer insanlardan farklı bir bağ varmış gibi davranırsınız.Otobüse binerken fısıldar kulağına " Bir şeyleri değiştir artık. Kendine bir araba al. Şu insanlara bak onlarla aynı yerde olmak sana yakışmıyor." Belki de içinizden bazıları bu konuşanın güneş değil de şeytan olduğunu düşünüyordur neden olmasın?
   Güneş konuşur siz dinlersiniz en sonunda iş yerinize gelmişsinizdir. Hani aksiyon filmlerinde güzel kadın vahşileşmiştir ya filmin sonunada aynen öyle bakarsınız iş arkadaşlarınıza. Güneş beyefendi gene konuşur o çokbilmiş tavrıyla " Hey, amaçlarını etrafındakilere belli etmemen gerekiyor. Her zamanki gibi davran." Onaylarsınız. Nasıl olsa emir büyük yerden. İş saati ilerler ancak sizin hayatınızda konuşan bir güneşten başka en ufak bir değişiklik yoktur. Zaman geçerrr geçer. En sonunda MUTLAK SON. Hava kararır ve güneş gözden kaybolur.  Rahatlarsınız, hem de çok rahatlarsınız. Çünkü hısrlarınız size yardım etmektense bazen kafanızı şişirir bazen de boğulursunuz. Hırslarımı hiç sevmedim sevmem de. Egomu seviyorum ama. Neden mi? Biraz düşünürseniz cevabı bulursunuz.
    Cevap ( Biraz düşündüm ve buldum) :
Eğer ego diye bir şey olmasaydı hiçbir bilim insanı hiçbir şey geliştirmeyecek ve 21. yy da dahi biz hala Havva ve Adem gibi olacaktık.